5 Temmuz 2018 Perşembe

İstediğimiz şey her neyse tamamen artık umudu kestiğimiz anda ve hatta hiç istemediğimiz anda oluyor. Yani çok istemek bazı şeyleri değiştirmiyor, olmaz olmaz da hiç olmayacak anda oluverir. İnsanın biyolojik ve ruhsal sınırlarını zorlayarak farklı bir bilinç düzeyine geçiş süreci aslında vazgeçiş dediğimiz şey. Özüne doğru yaptığı bir yolculuk. Kişi neye odaklanıyorsa yönelmesi de ona doğru oluyor. Kimi yer çekimini buluyor bu süreçte, kimi kendini. Ama en son çekirdeğe ulaşmadan egosunu terk edeni görmek de mümkün değil.

Hayat başarıda gizlidir; elinden geleni yap, olmadı mı? O zaman şimdi rahat bırakma vakti geldi. Akışına bırakmak bir anlam da teslim olmak ya da başka bir değimle teslimiyet tasavvufla da ilgili dinsel olarak istemek ve geri kalanı yaradana bırakmak. Zaten o enerji dönüp dolaşıp kısmet de varsa bizi bulacak. Elinden geleni yaptıktan sonra Allaha teslim olmak. Dua edip hayırlısı olsun demek, akışına bırakmak, hiç olduğunu kabul etmek. Hayatı olduğu gibi kabullenmek, endişe duymamak gerekiyor, sonuçta olacak olan nasipte varsa oluyor. Bu dünyanın tekrarı yok. Hayatı yaşamak değil yaşarken anlam katmak önemli olan. Hiçbir şey için kendimizi üzmeye değmez. Çünkü mutluluklar değil ama acılar tek kişiliktir.

Bir şey olmamış gibi gülümseyerek yolumuza devam edersek bakmak ile görebilmek arasındaki farkı da bilebiliriz. Arşimet buluşunu hamamda kendini serbest bırakarak bulmuş ve sokağa çırılçıplak koşmuştur. Bugün Newton ve Arşimet vs. gibi pek çok insana borçluyuz. Pastör binlerce denemesinde kendini sıktığından kuduz aşısını bulamamıştı. Bir gece kendini özgürce karısıyla dinlenmeye bıraktığı anda, gecenin bir vakti kafasında yapamadığı eksik lokasyonu hatırlayıp, müthiş bir heyecanla karısını uyandırıp kuduz aşısını bulduğunu söylemiş ve icat etmiştir. Önemli olan istemek, istemeyi bilmek.

Mevlana en güzel şeyler vazgeçtiğinde gelir der. Dünya hırsına kapılmayın demek istemiştir. Önce uğraşırsın, elinden geleni yapıp gerisini Allah'tan dilersin, akışına bırakırsın sıkmadan, ısrarcı olmadan. İstenen şeyler genel de hiç ummadığın, artık üstüne düşmediğin zamanlar da olur. Senden vazgeçmeyen biri senin de vazgeçmene izin vermez. Hayatta herkes yorucudur ama hiç kimse vazgeçilmez değildir, yeri geliyor insan kendisinden bile vazgeçiyor. Yorulduysan, yorgunsan, bıktıysan daha fazla zorlama herkesi yarına götüremezsin, bazıları dünde kalmalı. Her ayrılık ve vazgeçiş yeni bir kavuşmanın başlangıcıdır. Geride bıraktıklarına odaklanırsan seni bekleyenleri göremezsin.

Hülya Çakıcı


Hayatın Anlamı

















 Hayatın Anlamı
Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde, yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını, dağlara dönmeli yüzünü insan. Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak; yeni insanlarla tanışmalı, yeni keşifler yapacak... Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, gerçekleştirmeyi denemeli!

Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını;zamanın bir nehir, kendisinin bir sal olup da, O dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı. Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler, her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa, değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri; küçük şeylerle başlamalı belki;örneğin, bir kaç durak önce inip servisten, otobüsten;yürümeli eve kadar, yüreğine takmalı güneş gözlüklerini; gördüğünü hissedebilmeli

Sağlığını kaybedip, ölümle yüz yüze gelmeden önce,değerli olabilmeli hayat! İlla büyük acılar çekmemeli,küçük mutlulukları fark etmek için! Başkasının yerine koyabilmeli kendini; ağlayan birine "gül", inleyen birine "sus" dememeli! Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli!

Şu; adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı;sevgisiz, soysuz kalarak! Dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden, derin bir soluk alıp, hapsetmeli kokusunu içine... Güneşin doğuşunu seyretmeli arada bir, seher yeli okşamalı saçlarını... Karda, yağmurda;sevincine, coşkusuna; fırtınada boranda; öfkesine,isyanına ortak olabilmeli doğanın!

Bir çocuğun ilk adımlarında umudu; bir gencin düşlerinde geleceği; bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli! Çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi, mutlu etmeden mutlu olmayı beklememeli!

Ama küçük, ama büyük; her hayal kırıklığı, her acı;bir fırsat yaşamdan yeni bir şeyler öğrenebilmek için;kaçırmamalı! Çünkü; hiç düşmemişsen, el vermezsin kimseye kalkması için, hiç çaresiz kalmamışsan,dermanı olamazsın dertlerin; ağlamayı bilmiyorsan,neşesizdir kahkahaların; merhaba dememişsen,anlamsızdır elvedaların...

Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne; kendini düşünmekten herkesi unutmamalı! Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya da hep almak için... Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil,söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli!
Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere...

Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları,aynı bahanelerle tekrarlamaması için! Soruları olmalı,yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak! Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak!

Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi; ama,kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki, hakkını verebilsin sevdiklerinin; zaman bulabilsin; bir teşekkür, bir elveda için... Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten;ama, herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli insan! Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi...
Zamanın ninnisiyle, uykuda geçirmemeli hayatı!

3 Temmuz 2018 Salı

Anneler ve Çocuklar

ANNELER VE ÇOCUKLAR
Anne öldü mü çocuk
Bahçenin en yalnız köşesinde
Elinde siyah bir çubuk
Ağzında küçük bir leke

Çocuk öldü mü güneş
Simsiyah görünüyor gözüne
Elinde bir ip nereye
Bilmez bağlayacağını anne

Kaçar herkesten
Durmaz bir yerde
Anne ölünce çocuk
Çocuk ölünce anne


Sezai KARAKOÇ

1 Temmuz 2018 Pazar

Nerdesin?

                   NERDESİN
Geceleyin bir ses böler uykumu,
İçim ürpermeyle dolar: -Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki ben onu,
Aşıkıyım beni çağıran bu sesin.

Gün olur sürüyüp beni derbeder,
Bu ses rüzgarlara karışır gider.
Gün olur peşimden yürür beraber,
Ansızın haykırır bana: -Nerdesin?

Bütün sevgileri atıp içimden,
Varlığımı yalnız ona verdim ben,
Elverir ki bir gün bana derinden,
Ta derinden bir gün bana “Gel” desin.
Ahmet Kutsi Tecer