28 Haziran 2016 Salı

Yunan Mitolojisine Göre Yaratılan İlk Kadın: Pandora



17 Maddede Antik Yunan Mitolojisine Göre Yaratılan İlk Kadın: Pandora

Pandora ve kutusu; birçok hikayeye, mite, filme konu olmuştur. Hatta toplum arasında "Pandora'nın kutusunu açmak" diye bir deyim dillerde dolaşıp durur: Açrma kutuyu, söyletme kötüyü”.
  Peki bu Pandora kim? Yaratılış destanının neresinde yer alıyor? O kutu ona neden ve kim tarafından verildi?
İşte; "17 Maddede Antik Yunan Mitolojisine Göre Yaratılan İlk Kadın: Pandora".

1. Zeus, oldukça başarılı bir usta olan oğlu Hephaistos'tan ilk kadını yaratmasını istedi.


Zeus, oldukça başarılı bir usta olan oğlu Hephaistos'tan ilk kadını yaratmasını istedi.
Mite göre, Zeus'un kadının yaratılmasını istemesinin ana nedeni: Prometheus'un kurnazlıkla çalarak, verdiği akıl yüzünden şımaran insanlara ceza vermek istemesiydi.

2. Hephaistos, babası Zeus'un isteği üzerine çamurla suyu yoğurdu. Ve Görenleri şaşırtacak güzellikte bir kadın vücudu yarattı.


Hephaistos, babası Zeus'un isteği üzerine çamurla suyu yoğurdu. Ve Görenleri şaşırtacak güzellikte bir kadın vücudu yarattı.

3. Olympos'ta oturan tanrıçaların en güzeli olan ve kendi karısı olan Aphrodite'in vücudunu model olarak kullanmıştı.


Olympos'ta oturan tanrıçaların en güzeli olan ve kendi karısı olan Aphrodite'in vücudunu model olarak kullanmıştı.

4. Heykel bitince onun kalbine ruh yerine bir kıvılcım koydu. O zaman heykelin gözleri açıldı. Kolları bacakları kıpırdamaya ve dudakları konuşmaya başladı.

Heykel bitince onun kalbine ruh yerine bir kıvılcım koydu. O zaman heykelin gözleri açıldı. Kolları bacakları kıpırdamaya ve dudakları konuşmaya başladı.
Heykel bitince onun kalbine ruh yerine bir kıvılcım koydu. O zaman heykelin gözleri açıldı. Kolları bacakları kıpırdamaya ve dudakları konuşmaya başladı.

5. Onu süslemek için bütün tanrılar ve tanrıçalar yardım ettiler. Herkes ona bir şey armağan etti.


Onu süslemek için bütün tanrılar ve tanrıçalar yardım ettiler. Herkes ona bir şey armağan etti.

6. Ve ona "bütün armağan" anlamına gelen Pandora adını taktılar.


Ve ona "bütün armağan" anlamına gelen Pandora adını taktılar.

7. Athena ona güzel bir kemer, süslü elbiseler verdi.


Athena ona güzel bir kemer, süslü elbiseler verdi.

8. Letafet perileri; beyaz göğsüne parlak altın gerdanlık taktılar.


Letafet perileri; beyaz göğsüne parlak altın gerdanlık taktılar.

9. Aphrodite başına güzellikler saçtı.


Aphrodite başına güzellikler saçtı.
Güzel saçlı Horalar ilkbahar çiçekleriyle onu süslediler. Hermes Pandora'nın kalbine, hıyanet ve aldatıcı sözler yerleştirdi.

10. Zeus da ona esrarlı bir kutu armağan etti ve dedi ki;


Zeus da ona esrarlı bir kutu armağan etti ve dedi ki;
"Sakın verdiğim kutuyu açma, içindeki iyi şeyler uzaklara kaçar ve onların yerine fenalıklar gelir, seni rahatsız ederler. Bu kutuyu iyi sakla bütün insanların saadeti ve felaketi bu kutunun açılıp açılmamasına bağlıdır."

11. Böyle dedikten sonra baş tanrı ilk kadını yeryüzüne indirdi ve Prometheus'un kardeşi Epimetheus'a gelin olarak gönderdi.


Böyle dedikten sonra baş tanrı ilk kadını yeryüzüne indirdi ve Prometheus'un kardeşi Epimetheus'a gelin olarak gönderdi.

12. Prometheus, kardeşine Zeus'tan hiçbir şekilde hediye kabul etmemesini tembih ettiği halde Pandora'nın güzelliğine hayran kalan Epimetheus öğüdü tutmadı ve onunla evlendi.


Prometheus, kardeşine Zeus'tan hiçbir şekilde hediye kabul etmemesini tembih ettiği halde Pandora'nın güzelliğine hayran kalan Epimetheus öğüdü tutmadı ve onunla evlendi.

13. Pandora ise yaradılışından dolayı meraklı olduğu için dünyaya gelir gelmez kutunun içinde ne olabileceğini düşünmeye başladı.

Pandora ise yaradılışından dolayı meraklı olduğu için dünyaya gelir gelmez kutunun içinde ne olabileceğini düşünmeye başladı.
Pandora ise yaradılışından dolayı meraklı olduğu için dünyaya gelir gelmez kutunun içinde ne olabileceğini düşünmeye başladı.

14. Ve merakına yenilip bir gün kutuyu açtı.


Ve merakına yenilip bir gün kutuyu açtı.

15. Kutunun içindeki hastalık, keder, ıstırap, yalan, riya gibi insanları rahatsız edecek ve onları felakete sürükleyecek ne kadar kötülük varsa serbest kaldı.


Kutunun içindeki hastalık, keder, ıstırap, yalan, riya gibi insanları rahatsız edecek ve onları felakete sürükleyecek ne kadar kötülük varsa serbest kaldı.

16. Pandora hatasını anlayarak biraz sonra kutuyu kapattı.


Pandora hatasını anlayarak biraz sonra kutuyu kapattı.

17. Ancak kutuya kapatılan kötülüklerin arasında, insanları yaşatacak, teselli edecek "ümit" de vardı. Fakat ümit dışarı çıkamamış kutuda kalmıştı...


Ancak kutuya kapatılan kötülüklerin arasında, insanları yaşatacak, teselli edecek "ümit" de vardı. Fakat ümit dışarı çıkamamış kutuda kalmıştı...
Böylece Zeus ilk kadını beraberinde kötülüklerle dolu bir kutuyla yeryüzüne yollayarak insanlardan intikam almıştı.
SONUÇ:
Pandora’nın kutusu: bütünlük ve zıtlıkların birliğinin simgesidir.
Çünkü: kadın-erkeğin ve iyilik-kötülüğün zıddı ve bütünleyenidir. Biri olmazsa, diğeri de olmaz. Dolayısıyla, ancak bir araya geldiklerinde, bir bütün oluştururlar.
Pandora’nın dünyaya inmesiyle: dünyada yalnız başına olan: erkek ve iyilik biter. Kadın ve kötülük dünya üzerine gelir ve yaşam dengelenir. Ayrıca: iyilik ve kötülük bir araya gelir ve insan tarafından seçim imkânı yaratılır.
 Pandora’nın kutusundan, en son çıkan “umut” ihtimaller dâhilinde, insanların yanında bir güç olarak bulunur. Ancak, sıkıştığında terk edip kaçar. Ancak, bazen de, işe yarar ve beklentileri yükseltir, hayaller kurdurur. Yani: kutudan çıkan onca kötülük ve hastalık karşısında: insanın tek tesellisi “umut ”dur


The Scarlet Letter / Kırmızı Leke
~ La beaute est dans la rue!




   Romantik elementlerin bir araya geldiği, tarihten kesitler yakalamamızı sağlayan ve Nathaniel Hawthorne tarafından yazılan bir kitaptır The Scarlet Letter. Kitabı okumaya başladığımızda nasıl yazıldığına dair açıklama getiren bir bölüm ile karşılaşıyoruz. Bu bölümün kitaba giriş açısından önemli bir parça olduğunu söylemeden edemeyiz. Giriş bölümünde depoda bulunan bir kitap ve üzerinde yazan A harfi ile ilgili bir hikaye yazmaya karar veren bir adam vardır.
 17 yüzyılda Boston’da tam olarak Puritan zamanında geçer hikaye. Hester Prynne boynunda kırmızı bir A harfi taşımak zorunda kalan günahkar bir kadındır. Küçük bebeği ve kendisi yasak bir aşkın meyvesi ve sahibidirler. Kocası uzaklardayken kocasını aldattığı için bu taşımak zorundadır. Bu sayede herkes onun A harfini bir ceza olarak bir günahkar olduğunu bilecek ve kimse onunla konuşmayacaktır. Aynı zamanda onun bu günahını daima hatırlaması ve her seferinden daha çok acı çekmesi ol anlanır. Arthur Dimmesdale, Hester’in aşığıdır. Aralarında garip bir bağ vardır. Hem birbirlerine karşı bir tutku duyarlar hem de Arthur’un rahip olması dolayısı ile taşıdıkları büyük günahın varlığına inanırlar. Hester’in uzaklara giden ve bin bir hinlik ile geri dönen kocası Chillingworth ise vücuden ve zihnen kötü durumdadır. Aksak bir bacağı ve kamburu vardır. Aynı zamanda içindeki çirkinlik neredeyse yüzüne vurmuştur. Hikaye bu üç önemli karakterin ve aslına bakarsanız küçük olmasına rağmen en büyük rollerden birisini üstlenen Pearl’un etrafında geçer.
Hester, boynunda “adultry” yani zina’nın a’sını taşımak zorunda olan bir kadındır. Puritan ahlakına göre kabul edilmesi imkansız bir annedir. Onlara göre Hester Pearl için hiçbir zaman iyi bir anne olamayacaktır. Pearl’un garip ve doğaya yakın tavrının da bu anne olamayışından geldiğine inanırlar. Anlatıcı her ne kadar Hester’e karşı duruyor gibi görünse de, roman boyunca onun başı dik tavrını sevdiğini ve ondan kolayca vazgeçmeyeceğini anlarız.
Roger Chillingworth Hester’in garip kocasıdır. Hem fiziksel hem de zihinsel olarak canavara benzer tarafları vardır. Karısı ve Arthur’u basmak için planlar yapar, onları parmaklarının ucunda oynatmaya çalışır. Hayatının gayesini Dimmesdale’e ve Hester’e gün yüzü göstermemek olarak belirler. Hikayenin sonunda Arthur’un durumu ile tutunacağı hiçbir dal kalmaz ve o da aynı sonu yaşar.
Dimmesdale, hem aşık hem rahiptir. Gidip gelen bir psikolojisi vardır. Pearl’u çok sever ve Hester’e daima yardım etmek ister. Ayrıca onun da kimsenin görmediği fakat kendisinin gördüğü ve kabul ettiği bir A harfi vardır göğsünde. Verdiği vaazlar ile meşhurdur. Yüreğindeki ve sözlerindeki bu doluluk Hester’e olan aşkı ile doğru orantılıdır.
Pearl, tekinsiz bir çocuktur. Gerçekleri algılamak ve bunları görmek konusunda özel bir yeteneği vardır. Çevresindeki insanlar tarafından sevilmez çünkü babasının Şeytan olduğu düşünülmektedir. Pearl bir şeytan kadar akıllı ve kıvraktır. Asla bir çocuktan beklenmeyen sorular sorar ve herkesin o anda tıkanıp kalmasına neden olur.
 Scarlet Letter önemli temalar, semboller, motifler ve cümleler arasındaki anlamlar ile doludur. Öne çıkan temalar sırası ile şöyledir:
1- Günah, bilgi ve insanın durumu: İnsanlığın ilk günahı bilgi ağacının meyvelerini yemeleridir. O andan sonra tüm dünya insanları günah ile doğmuşlardır. Bu noktada Arthur (rahip) ile Hester Adem ile Havva gibidirler. İnsan olmanın ne demek olduğunu anladıkları ve öğrendikleri için ilk günahı işlemiş olurlar. Ardından zinaları ile tüm dinlerde en günah olan şeylerden birisini yapmışlardır. Hawthorne’un vurgulamak istediği insanların kendi içgüdülerinden kaçamayacaklarıdır ve aslında günah olarak adlandırılan eylemlerin hangi kıstaslara göre günah olup olmadığını insanlara düşündürmektir. A harfi Arthur ve Hester için bir pasaport haline gelir.
2- Kötülüğün doğası: Kitapta Pearl’ün de ısrarla vurguladığı bir Black Man vardır. Bu Black Man kötülüğün sembolize edilmiş halidir. Aynı zamanda Dimmesdale’i işaret eder. Babasının o olduğunu anlayan Pearl ona karşı hem sevgi hem de nefret duymaktadır. Zaten Hawthorne’a göre de kötülüğün, şeytanın doğduğu nokta aşk ile nefretin arasındaki ince çizgidedir.
3- Kişilik ve toplum: Toplumun tüm yargılarına ve dayatmalarına rağmen Hester karakter ve kişilik sahibi bir kadındır. İşlediği günahın sonuçlarına açık yüreklilikle katlanacaktır. Boynunda A harfinin çıkarılmasına izin verildiği zamanda bile onu çıkarmayı reddeder çünkü A harfi ile bütünleşmiştir. Çevresinde olan bitene eleştiren gözlerle bakabilir ve onlara karşı koyabilir.
4- Medeniyet ve doğa karşıtlığı: Kitapta şehir ve orman arasında gidip gelen bir aile olarak gösterilir Prynne ailesi. Pearl kendisini ormanda o kadar özgür, o kadar mutlu hisseder ki neredeyse hayatının geri kalanını orada geçirebilecek özgüvene sahiptir. Bu açıdan Pearl’ün yani çocukluğun doğanın bir parçası olduğunu söyleyebiliriz. Aynı şekilde Hester da ormanın içerisinde ilerledikçe içindeki temiz ve en kadın Hester’ı görür. Toplumun ve şehrin tüm yargılarından uzaktır çünkü doğa. Kadınlara ve çocuklara, doğaya ait olan ve üstünlük taslamayan her şeye açıktır kolları.
5- Gece ve gündüz karşıtlığı: Hester gün boyunca insanlar ile bir arada olmak zorunda olduğu gündüz saatlerinde yargılanmaya ve hor görülmeye açık bir durumdadır. Herkesin gözleri bu ailenin etrafında dönmektedir fakat gece ona nefes alma şansı sunar. Tüm günahların üstünü örter. Aklın ışığı gecenin ortasında doğmaz. Duygular gece ile bütünleşir.
6- Geçmiş ve gelecek karşıtlığı: Karakterlerin geçmişte yaşadıkları geleceklerine yön verir. Hester’in yaşadığı gizli aşk ve meyvesi her ne kadar geçmişe ait olsa da Pearl büyüdükçe gelecek ile bir araya gelmeye devam ederler. Pearl, geleceğin ışığı olmaya hazırdır. İnsanlar onları kirli bir ışık olarak görse de kendilerini affetmeyi başarabildikleri için parlak bir ışık olacaktır gelecek onlar için.
Romanda karşılaştığımız en önemli semboller de şöyle:
1- A harfi: Normal şartlarda adultry yani zinayı sembolize eden bu harf bir süre sonra hikayenin gelişimi ve Hester karakterinin dönüşümü ile farklı bir boyuta geçer. Bazen melek anlamına gelen angel, bazen muktedir olma anlamındaki ability bazen de tutku anlamına gelen affection olur. A harfi zamana ve yere göre, etrafındaki çevrelere ve bakan kişiye göre değişiklik gösteren özel bir semboldür.
2- Meteor: Kitapta yer alan ve ilgi çekici sahnelerden birisinde kayıp düşen meteor farklı şekillerde algılanır. Köy halkı gökyüzüne baktıklarında bu meteoru bir A harfi olarak görürler. Bunun “angel”dan geldiğine inanır ve onu tanrının özel bir işareti olarak görürler. Puritan ahlakı ile yargılayıp o şekilde açıklarlar. Fakat Dimmesdale göre bu işaret olsa olsa kendisinin de içinde sakladığı günahın gökyüzüne çıkmasıdır.
3- Pearl: Bu küçük kız hem ismi hem de karakteri ile başlı başına bir semboldür. Öncelikle iki kabuk arasından çıkan bir değerli taş parçası düşünelim. Pearl de aynı bu şekildedir. İçine kapanık bir çocuktur, kabuğunu kırmak zordur fakat içinde bir noktada oldukça parlak, cevher denilebilecek bir çocuk yatmaktadır. Aynı zamanda incinin saflık ve güzellik sembolü olduğunu da biliyoruz. Pearl, doğanın bir parçası olduğu için saftır, tıpkı bir inci gibi.



21 Haziran 2016 Salı

var git yoluna


Var git yoluna

Var git yoluna
Oyalanma burada
Git de hemen selam söyle
Bir yanımızı yarım bırakıp
Göçüp de gelmeyen can parçamıza
Kulağına fısılda nasıl özlendiğini
Sarıl boynuna öp doya doya
Çek içine kokusunu ve
Yolla bize bir rüzgâr esintisiyle
Doyamadığımız o buram buram
Cennet tüten kokusunu
Hadi ne duruyorsun
Yol uzun oyalanmak yakışı kalmaz buralarda
Bir emanetin var unutma
Git hemen ulaştır yerine
Zaman kısa,
Ne gece bekleye bilir yarını, nede sabah bekleyebilir akşamı
Ertelemek olmaz,
Yoksa anlamı kalmaz sana verilen o,
Ulaştırman gereken selamı.
                                                   
                                                                  Gülbin Gürsöz







20 Haziran 2016 Pazartesi

Victor Hugo'dan bir şiir

AĞLAMAK İÇİN GÖZDEN YAŞ MI AKMALI?

TO CRY, IS IT NEED TO SHED TEARS


Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
 To cry, is it need to shed tears?
Dudaklar gülerken, insan ağlamaz mı?
 While mouth laughs, cannot a person cry?


Sevmek için güzele mi bakmalı?
To love, is it must to look upon beauty?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
In an ugly body, cannot a beautiful soul, tie a heart?

Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Longing; is it being distant from the one missed?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Longing; is it being near from the one missed?

Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Theft; means it stealing merely money, goods?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Stealing happiness, be it not theft?

Solması için gülü dalından mı koparmalı?
To wither, is it must to pluck the rose from its stem?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
While a pink bud, cannot a rose be withered on the stem?

Öldürmek için silah, hançer mi olmalı?
To kill, is it must exist gun, dagger?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
Hairs string, eyes gun, smile bullet, cannot be?
                                               Victor Hugo