DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin! Desem ki... İnan bana sevgilim inan, Evimde şenliksin, bahçemde bahar Ve soframda en eski şarap. Ben sende yaşıyorum, Sen bende hüküm sürmektesin. Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber. Günlerden sonra bir gün, Şayet sesimi fark edemezsen, Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden, Bil ki ölmüşüm. Fakat yine üzülme, müsterih ol; Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini Ve neden sonra Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede, Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum. |
|
Cahit
Sıtkı Tarancı
|
|
26 Temmuz 2016 Salı
Desem ki
19 Temmuz 2016 Salı
Aşkın Efsanesi
Aşkın Efsanesi
Uzun zaman önce, her duygunun yaşadığı
bir küçük ada varmış:
Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil.
Bir gün, adanın batmakta olduğu,
duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için
sandallarını hazırlamışlar.
Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en
son ana kadar beklemek istemiş.
Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım
istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş.
Aşk, “Zenginlik, beni de yanına alır mısın?” diye sormuş.
Zenginlik, “Hayır, alamam.Teknemde çok fazla altın ve gümüş var,
senin için yer yok.” demiş.
Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki
Kibirden yardım istemiş. “Kibir, lütfen bana yardım et!”,
Kibir
“Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın
ve yelkenlimi mahvedebilirsin.” diye cevap vermiş.
Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: “Üzüntü, seninle
geleyim.”
Üzüntü “Of, Aşk, o kadar üzgünüm . ki,
yalnız kalmaya ihtiyacım var.”
Mutluluk
da Aşkın yanından geçmiş; ama o kadar
mutluymuş ki Aşkın çağrısını duymamış.
Aşk, birden bir ses duymuş. “Gel Aşk! Seni yanıma alacağım…”
Bu Aşk tan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o
kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi
akıl edememiş.
Yeni bir kara parçasına vardıklarında,
Aşka yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden
Aşk, Bilgiye sormuş:
“Bana yardım eden kimdi?” Bilgi “O, Zamandı” diye cevap vermiş.
“Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?”
diye sormuş Aşk.
Bilgi gülümsemiş:
“Çünkü
sadece Zaman Aşkın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir”
13 Temmuz 2016 Çarşamba
11 Temmuz 2016 Pazartesi
Eğer
Eğer, bütün etrafındakiler panik içine düştüğü
ve bunun sebebini senden bildikleri zaman sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen; Eğer sana kimse güvenmezken sen kendine güvenir ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen; Eğer beklemesini bilir ve beklemekten de yorulmazsan veya hakkında yalan söylenir de sen yalanla iş görmezsen, ya da senden nefret edilir de kendini nefrete kaptırmazsan, bütün bunlarla beraber ne çok iyi ne de çok akıllı görünmezsen;
Eğer hayal edebilir de hayallerine esir olmazsan,
Eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinebilirsen, Eğer zafer ve yenilgi ile karşılaşır ve bu iki hokkabaza aynı şekilde davranabilirsen;
Eğer ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından
ahmaklara tuzak kurmak için eğilip bükülmesine katlanabilirsen, ya da ömrünü verdiğin şeylerin bir gün başına yıkıldığını görür ve eğilip yıpranmış aletlerle onları yeniden yapabilirsen;
Eğer bütün kazancını bir yığın yapabilir
ve yazı-tura oyununda hepsini tehlikeye atabilirsen ve kaybedip yeniden başlayabilir ve kaybın hakkında bir kerecik olsun bir şey söylemezsen;
Eğer kalp, sinir ve kasların eskidikten çok sonra bile
işine yaramaya zorlayabilirsen ve kendinde ‘dayan’ diyen bir iradeden başka bir güç kalmadığı zaman dayanabilirsen;
Eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen,
ya da krallarla gezip karakterini kaybetmezsen; Eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitmezse; Eğer aşırıya kaçmadan tüm insanları sevebilirsen;
Eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı,
altmış saniyede koşarak doldurabilirsen;
Yeryüzü ve üstündekiler senindir
Ve dahası
Sen bir İNSAN olursun oğlum…
Rudyard Kipling
|
If
If you can keep your
head when all about you
Are losing theirs
and blaming it on you,
If you can trust
yourself when all men doubt you,
But make allowance
for their doubting too;
If you can wait and
not be tired by waiting,
Or being lied about,
don’t deal in lies,
Or being hated,
don’t give way to hating,
And yet don’t look
too good, nor talk too wise:
If you can dream —
and not make dreams your master;
If you can think —
and not make thoughts your aim;
If you can meet with
Triumph and Disaster
And treat those two
impostors just the same;
If you can bear to
hear the truth you’ve spoken
Twisted by knaves to
make a trap for fools,
Or watch the things
you gave your life to, broken,
And stoop and build
’em up with worn-out tools:
If you can make one
heap of all your winnings
And risk it on one
turn of pitch-and-toss,
And lose, and start
again at your beginnings
And never breathe a
word about your loss;
If you can force
your heart and nerve and sinew
To serve your turn
long after they are gone,
And so hold on when
there is nothing in you
Except the Will which
says to them: “Hold on!”
If you can talk with
crowds and keep your virtue,
Or walk with Kings —
nor lose the common touch,
If neither foes nor
loving friends can hurt you,
If all men count
with you, but none too much;
If you can fill the
unforgiving minute
With sixty seconds’
worth of distance run,
Yours is the Earth
and everything that’s in it,
And — which is more
— you’ll be a Man, my son!
RUDYARD
KIPLING
Dostlar Irmak Gibidir
DOSTLAR VARDIR IRMAK GİBİDİR
Dostlar ırmak gibidir
Kiminin
suyu az, kiminin çok
Kiminde
elleriniz ıslanır yalnızca
Kiminde
ruhunuz yıkanır boydan boya
İnsanlar
vardır; üstü nilüferlerle kaplı,
Bulanık
bir göl gibi...
Ne kadar
uğraşsanız görünmez dibi.
Uzaktan
görünüşü çekici, aldatıcı
içine
daldığınızda ne kadar yanıltıcı.
Ne zaman
ne geleceğini bilemezsiniz;
Sokulmaktan
korkarsınız, güvenemezsiniz!
İnsanlar
vardır; derin bir okyanus...
İlk anda
ürkütür, korkutur sizi.
Derinliklerinde
saklıdır gizi,
Daldıkça
anlarsınız, daldıkça tanırsınız;
Yanında
kendinizi içi boş sanırsınız.
İnsanlar
vardır, coşkun bir akarsu...
Yaklaşmaya
gelmez, alır sürükler.
Tutunacak
yer göstermez beyaz köpükler!
Ne zaman
nerede bırakacağı belli olmaz;
Bu tip
insanla bir ömür dolmaz.
İnsanlar
vardır; sakin akan bir dere...
İnsanı
rahatlatır, huzur verir gönüllere.
Yanında
olmak başlı başına bir mutluluk.
Sesinde,
görüntüsünde tatlı bir durgunluk.
İnsanlar
vardır; çeşit çeşit, tip tip.
Her biri
başka bir karaktere sahip.
Görmeli,
incelemeli, doğruyu bulmalı.
Her
şeyden önemlisi insan, insan olmalı...
İnsanlar
vardır; berrak, pırıl pırıl bir deniz.
Boşa
gitmez ne kadar güvenseniz.
Dibini
görürsünüz her şey meydanda.
Korkmadan
dalarsınız, sizi sarar bir anda.
İçi dışı
birdir çekinme ondan.
Her sözü
içtendir, her davranışı candan.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)