ABOUT LIVING
Living is not laughing matter:
you must live with great seriousness
like a squirrel
for
example-
I mean without looking for something beyond and above living
I mean living must be your whole occupation.
Living is no laughing matter:
you must take it seriously
so much so and to such a degree
that
for
example
your
hands tied behind your back
your back to the wall
or else in a laboratory
in your white coat and safety glasses
you can die for people-
even for people whose faces you’ve never seen
even though you know living
is the most real
the
most beautiful thing.
I mean
you
must take living so seriously
that even at seventy
for
example
you’ll
plant olive trees-
and not for your children
either
but because although you fear death you don’t believe it
because living
I
mean
weighs
heavier.
you must live with great seriousness
like a squirrel

I mean without looking for something beyond and above living

I mean living must be your whole occupation.
Living is no laughing matter:
you must take it seriously

so much so and to such a degree
that



your back to the wall

or else in a laboratory
in your white coat and safety glasses

you can die for people-
even for people whose faces you’ve never seen

even though you know living
is the most real

I mean

that even at seventy


and not for your children


but because although you fear death you don’t believe it

because living


Let’s say you’re seriously
ill
need
surgery –
which is to say we might not get
from the white table.
Even though it’s impossible not to feel sad
about going a little too soon
we’ll still laugh at the jokes being told
we’ll look out the window to see it’s raining
or still wait anxiously
for the latest newscast …
Let’s say we’re at the front-
for something worth fighting for
say.
There
in
the first offensive
on
that very day
we might fall on our face
dead.
We’ll know this with a curious anger
but we’ll still worry ourselves to death
about the outcome of the war
which
could last years.
Let’s say we’re in prison
and close to fifty
and we have eighteen more years
say
before the iron doors will open.
We’ll still live with the outside
with its people and animals
struggle
and wind-
I mean with the outside beyond the walls.
I mean
however
and wherever we are
we must live as if we will never die.

which is to say we might not get
from the white table.
Even though it’s impossible not to feel sad
about going a little too soon

we’ll still laugh at the jokes being told

we’ll look out the window to see it’s raining

or still wait anxiously
for the latest newscast …
Let’s say we’re at the front-
for something worth fighting for

There



we might fall on our face

We’ll know this with a curious anger

but we’ll still worry ourselves to death
about the outcome of the war

Let’s say we’re in prison
and close to fifty

and we have eighteen more years


before the iron doors will open.
We’ll still live with the outside

with its people and animals

I mean with the outside beyond the walls.
I mean


we must live as if we will never die.
This earth will grow cold
a star among stars
and one of the smallest
a gilded mote on blue velvet-
I mean this
our
great earth.
This earth will grow cold one day
not like a block of ice
or a dead cloud even
but like an empty walnut it will roll along
in pitch-black space …
You must grieve for this right now
-you have to feel this sorrow now-
for the world must be loved this much
if you’re going to say “I lived” …

a star among stars
and one of the smallest

a gilded mote on blue velvet-
I mean this

This earth will grow cold one day

not like a block of ice
or a dead cloud even
but like an empty walnut it will roll along
in pitch-black space …
You must grieve for this right now
-you have to feel this sorrow now-
for the world must be loved this much
if you’re going to say “I lived” …
Nazım Hikmet
YAŞAMAYA DAİR
Yaşamak sakaya gelmez
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela
yani
yaşamanın
dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden
yani bütün isin gücün yaşamak olacak.

büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela

yani


yani bütün isin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın
yani o derecede
öylesine
ki
mesela
kolların
bağlı arkadan
sırtın
duvarda
yahut kocaman gözlüklerin
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

yani o derecede


mesela



yahut kocaman gözlüklerin

beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin

hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için

hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken

hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani
öylesine
ciddiye alacaksın ki yaşamayı
yetmişinde bile
mesela
zeytin
dikeceksin
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için
yaşamak yani ağır bastığından.


yetmişinde bile



hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil

ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için

yaşamak yani ağır bastığından.
Diyelim ki
ağır
ameliyatlık hastayız
yani
beyaz
masadan
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına
hava yağmurlu mu
diye
bakacağız pencereden
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.


yani


bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına

hava yağmurlu mu


yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
Diyelim ki
dövüşülmeye
değer bir şeyler için
diyelim ki
cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda
daha
o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.


diyelim ki

Daha orda ilk hücumda

yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu

fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz
yaşımız da elliye yakın
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız
insanları
hayvanları
kavgası
ve rüzgârıyla
yani
duvarın
ardındaki dışarıyla.

yaşımız da elliye yakın

daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız

insanları


yani

Yani
nasıl
ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak…

hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak…
Bu dünya soğuyacak
yıldızların arasında bir yıldız
hem de en ufacıklarından
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani
yani bu koskocaman dünyamız.

yıldızların arasında bir yıldız

hem de en ufacıklarından

mavi kadifede bir yaldız zerresi yani

yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil

boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
“Yaşadım” diyebilmen için…

duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
“Yaşadım” diyebilmen için…
Nazım
Hikmet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder